16 Aralık 2018 Pazar
eeko dünyanın en doğusundaki ücra ve gizemli bir adada dünyaya geldi. Kadim bir vastaya kabilesinin hayattaki son üyeleri bu ıssız yerde, diğer medeniyetlerden uzakta yaşıyordu. Oovi-Kat denilen bu kabile öyle köklüydü ki soylarını doğrudan tüm vastayaların atası kabul edilen efsanevi Vastayashai'rei'ye dayandırabiliyorlardı.
Oovi-Kat'ler emsalsiz bir güce sahip olsalar da özlerinde barışçıl varlıklardı. Ahenkli toplumları ruhlar alemiyle uyum içinde yaşıyordu. Böylece bölge sakinleri sho’ma'ları, yani ruhani özleri sayesinde diğer varlıkların yalnızca yakınında bulunarak onlarla iletişim kurabiliyor, hatta çeşitli fiziksel biçimleri taklit dahi edebiliyordu. Aralarında gizli saklı olmadığı halde Neeko kadar meraklı, çevik ve enerjik Oovi-Kat'ler oldukça nadirdi.
Zamanla, Neeko'nun oyunlara olan düşkünlüğü arttı. Çeşitli eşyaları, düşünceleri saklar ve bunları aramaya koyulanları keyifle izlerdi. O kadar meraklıydı ki her şeye burnunu sokardı ama iyi niyetli ve masumdu. Mutlu bir yaşamı vardı.
Ama uzun süre öyle kalamadı. Büyük bir felaket kara bulut gibi üzerlerine çöktü.
Oovi-Kat bilgelerinin işlek zekâsı ve fedakârlıkları sayesinde Neeko, memleketi yerle bir olurken kaçmayı başardı. Becerebildiğince bir kuşa dönüştü ve alev alev yanan memleketini uçarak terk etti. Halkının alemler arasındaki ruhani boşlukta yankılanan çığlıkları kulağındaydı.
Günlerce kanat çırpan çaresiz Neeko en sonunda bitap düştü ve denizi boylayıverdi. Suyun üzerinde yüzen bir kütüğe tutunarak kaderini akıntıya teslim etti ve nihayet, gözüne garip bir karaltı takıldı. Dalgaların ardında birtakım sesler duymaya başladı. Hayal meyal seçtiği garip yapıya doğru yüzmeye koyuldu.
Gücünün son damlasını kullanarak bu yapıya tırmandı. Daha sonra öğrendiğine göre burası, Harelport'a giden bir ticaret gemisinin güvertesiydi. Soluklanmaya çalışırken kayıp kabilesine ulaşmak için ruhani aleme seslendi. Cevap olarak yalnızca dağınık, hüzün dolu yankılar geldi. Gözlerinin önünde harap olmuş bir ufuk çizgisi ve onun önünde de kömüre dönmüş ölü ağaçlar belirdi...
Neeko gemiden inerek şehre adımını attığında daha önce hiç karşılaşmadığı garip bir dünyanın kapısı açılmış oldu. Tüm duyuları aniden harekete geçti. Böyle bir durumla karşılaşan çoğu yaratığın, hatta Oovi-Kat'lerin bile ödü kopardı; fakat Neeko'nun meraklı doğası onu eşsiz kılıyordu. Topluluk bambaşka kişilikleri, farklı amaçları ve hedefleri olan yabancılarla dolup taşıyordu. Sayısız hikâyeyle ve hayatla dolu bu yer Neeko'yu tam anlamıyla mest etti.
Ama bu ilginç şehirde pek ilerleyemeden, Krete adındaki vastaya bir denizci onu durdurdu. Neeko adamın ne söylediğini tam olarak anlayamadı; fakat yabancı belli ki onun hangi kabileden olduğunu öğrenmek istiyordu. Neeko, dostane niyetinin anlaşılması için sho'ma'sını kullanarak adamın yüzünü ve ifadelerini taklit etmeye başladı; ancak bu yaptığı Krete'nin hiç de hoşuna gitmedi. Neeko, denizcinin hayra alamet olmayan düşüncelerini benliğinde hisseder hissetmez oradan uzaklaşıp kalabalığa karıştı. Gözden kaybolana dek farklı farklı şekillere büründü.
Sonunda Harelport'un ardındaki verimli, tropikal ormana ulaştığında yeni tecrübelerine akıl erdirmeye uğraştı. Yalnızca konuşarak iletişim kurulmasını kavramakta güçlük çekiyordu. Bu kadar kısıtlayıcı bir şeyi niye yapıyorlardı?
Kafasını dağıtmak için ağaçların arasında gözüne kestirdiği parlak tüylü orman kedilerinin şekline büründü ve onlarla koşturmaya başladı. Neeko hızlı ve çevik olmaya bayılırdı. Kedilerin uyanık, keskin gözleri ona evini hatırlatmıştı. Aklında memleketi, ormanda koşarken sürünün lideri aniden kara saçlı, güçlü, güzeller güzeli bir kadına dönüşüverdi. Birbirlerini gergin gergin tarttılar. Sonunda kadın isminin Nidalee olduğunu söyledi ve Neeko'yu isteksizce grubuna dahil etti.
Neeko, Oovi-Kat'lerin sırlarını diğerlerine açmaya çekiniyordu fakat Nidalee'yle arasında güçlü bir benzerlik seziyordu. Bu vahşi avcının vastaya ırkıyla uzak da olsa bir bağı olabileceğini düşündü. Arkadaşlıkları dostluğa dönüştü ve yabani doğada aylarca birlikte dolaştılar.
Fakat şehirler ve kasabalar her ne kadar kusurlu ve sorunlu olsa da Neeko'yu cezbetmeye devam ediyordu. Ataları rüyasında Neeko'yu ziyaret ediyor ve yanmış ağaçların soluk dallarını tekrar tekrar gösteriyordu. Ağaçların yine çiçek açması, bunun için de renklere doyması gerekiyordu. Neeko da kararını verdi. Yeni macerasına arkadaşını da davet etti ama Nidalee'yi ikna etmenin imkânı yoktu.
Neeko ona biraz kırılsa da kararından vazgeçmedi ve tek başına yola koyuldu.
Oovi-Kat kabilesindeki eski yaşamı sona ermiş olabilir; fakat Neeko güzellikle dolu bir gelecek hayal ediyor. Kendi gibi düşünen ve bu görüşleri benimseyen vastayaları, yordle'ları, insanları ve tüm diğer canlıları kapsayan daha büyük bir kabile düşlüyor. Neeko'nun yeni kabilesinde herkes kendine yer bulabilir. Katılmak isteyenleri bulup, onlarla dostluk kurup sho'ma'larını hayatı pahasına savunmayı görevi belliyor.
Neeko'yu tanıyıp da sevmeyen; Neeko'nun sevip de şekline bürünmediği kimse yoktur.
KODLARIN DEVAMI İÇİN TIKLA
KODLARIN DEVAMI İÇİN TIKLA
Kod:TR-HM-U4L5H2V5F2V